DİLEKÇE ÖRNEKLERİSİGORTA HUKUKU

KAZA TESPİT TUTANAĞINA İTİRAZ DİLEKÇESİ

 

T.C.UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS   NO : 2018/375 KARAR NO : 2018/435 KARAR TR: 25.06.2018

O L A Y: Davacı dava dilekçesinde özetle; 35 P… Plakalı araç ile seyir halinde iken, aracı park etmek için sağa dönmek üzere sağ sinyali verip gerekli kontrolleri (Dikiz aynası.sağ sinyal vb.) yaptıktan sonra sağa dönüşünü yaptığını, kontrolleri yaptığı esnada arkada sadece A.Ö.’e ait aracın geldiği ve başka bir aracın olmadığı, aracı park edip kapatacağı esnada 07 Y… plakalı Motosikletin tüm kuralları ihlal ederek park etmeden önce arkada sağ şeritte seyir eden aracın sağından hızla geçerek aracına çarptığını ancak, tutulan trafik kazası tespit tutanağındaki kaza yeri krokilerinin eksik ve hatalı çizildiğini, tutanakta belirtilen mevcut krokide yolun sol şeridinde seyir halinde olduğunun gösterildiği ve sol şeritten ani bir manevra ile sağ’a dönüş yaptığını ve kazaya sebebiyet verdiği şeklinde bir çizim yapılmış olduğunu dolayısıyla çizim ve yorumların hatalı olduğunu ileri sürerek söz konusu eksik ve hatalı trafik kazası tespit tutanağının iptali istemiyle 11.1.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 4. SULH CEZA HAKİMLİĞİ: 23.02.2018 gün ve D.İş: 2018/1314sayı ile, kaza tespit tutanağına itiraz etmiş ise de, Sulh Ceza Mahkemelerinin görevlerini belirleyen 5235 sayılı Yasa’nın l0.maddesini değiştiren 6545 sayılı yasanın 48.maddesi gereğince “kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere yürütülen soruşturmalarda hakim tarafından verilmesi gerekli kararları almak üzere ve bunlara karşı itirazları incelemek amacıyla Sulh Ceza Hakimliği kurulmuştur.”, aynı Yasa’nın 49. maddesi ile 5235 S.Y’nin 11. maddesine “hakimliği” ibaresinin eklendiği; talep konusunda Sulh Ceza Hakimliğinden karar istenebileceği hususunda mevzuatta bir hüküm bulunmadığından talebin görev yönünden reddine, itiraz edenin yetkili ve görevli İzmir İdare Mahkemesine süresinde dava açmakla muhtariyetine karar vermiş,bu karar kesinleşmiştir.

Davacı bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 5. İDARE MAHKEMESİ: 10.5.2018 gün ve E:2018/304 sayı ile, trafik kazası tespit tutanağının, trafik zabıtasınca düzenlenen ve kazaya karışan taraflar arasında çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların çözümüne esas olan bir belge olduğu; trafik kazalarında, kazanın zamanı ve yerini kazaya karışan sürücü ve araçları, bunlardaki hasar ve zararları ortaya koyan bu tutanaklar idari bir işlem niteliğinde olmayıp, trafik kaza tutanağına yönelik davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiş, dava dosyası 18.5.2018 tarih ve E:2018/304 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 24.5.2018 tarihinde kayda girmiştir. 

İNCELEME VE GEREKÇE:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı kararı da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: …… GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, trafik kazası tespit tutanağının iptali istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Trafik kazalarına el koyma ve bilirkişilik” başlığını taşıyan 83. maddesinde, “Trafik kazalarına;

a) Adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca,

b) Kazanın oluş nedenlerini, iz ve delillerini belirleyerek trafik kaza tespit tutanağı düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca el konulur.

Trafik zabıtasının görevli olmadığı veya bulunmadığı karayollarında meydana gelen kazalarda trafik kaza tespit tutanağı mahalli genel zabıtaca düzenlenir ve bir örneği o yerin trafik zabıtasna gönderilir.

Karayollarında meydana gelen ve yalnız maddi hasarla sonuçlanan trafik kazalarında tarafların anlaşması halinde ve fiil başka bir suç oluşturmuyorsa adli kovuşturma yapılmaz ve Türk Ceza Kanununun 565 inci maddesi hükmü uygulanmaz.

Trafik kazalarında yolun trafiğe kapandığı hallerde; trafik zabıtası veya genel zabıta; iz ve delilleri kaybolmayacak şekilde işaretledikten ve gerekli işlemleri yaptıktan sonra, karayolunu trafiğe açmaya yetkilidir.

Karayolunun trafiğe kapanmasına ölümlü ve hayati tehlike yaratan yaralanmalı kazalar neden olmuş ve bu kaza can, mal ve trafik güvenliğini etkiliyor ve başka bir yoldan geçiş verilemiyorsa Cumhuriyet savcısının gecikeceğinin anlaşılması halinde, gerekli işaretlemeler yapılıp araç ve ölüler kenara alınarak durum bir tutanakla tespit edildikten sonra yol trafiğe açılır.

Trafik zabıtası, usul kanunlarına göre görevlendirilirse, trafik kazalarında bilirkişilik yapar.

Trafik kazaları, kaza tahkik memurluğu, bilirkişilik ve bunlarda aranacak şartlar ile diğer esaslar yönetmelikte gösterilir.” hükmü;“Görevli ve Yetkili Mahkeme” başlıklı 110.maddesinde, “ (Değişik: 11/1/2011-6099/14 md.)

İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmü;“Sürücü belgelerinin geri alınmasında ve iptalinde yetki” başlıklı 112.maddesinde, “ (Değişik: 12/7/2013-6495/20 md.)

Bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevlilerin ve trafik tescil kuruluşlarının yetkilendirildiği hâller hariç olmak üzere, sürücü belgelerinin geri alınmasına ve iptaline sulh ceza mahkemeleri karar verir.

Bu Kanunun 51 inci maddesinin ihlali ve 118 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı “100 ceza puanını doldurmak” eylemi nedeniyle sürücü belgelerinin geri alınmasına yine bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevliler yetkilidir.

Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması veya iptaline dair verilen kesinleşmiş mahkeme kararı örnekleri, sürücülerin sicillerine işlenmek üzere mahkemelerce ilgili trafik birimlerine gönderilir.

Bu Kanuna göre görülen davalar, diğer kanunlara göre görülen davalarla birleştirilemez.

Askeri araçları süren kişiler ile asker kişilerin bu Kanunda yazılı suçlarla ilgili davalarına da bu mahkemelerde bakılır.

Askeri görev ve hizmetlerin yürütülmesi sırasında askeri araç sürücülerinin asker kişilere karşı işledikleri trafik kazalarıyla ilgili suçlarda 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu hükümleri saklıdır.” hükmü, yine aynı Yasanın “Suç ve ceza tutanakları” başlıklı 114.maddesinde “– (Değişik: 18/1/1985-KHK 245/13 md.; Değiştirilerek kabul: 28/3/1985-3176/13 md.)

(Değişik birinci fıkra : 3/5/2006 – 5495/3 md.) Bu Kanunda yazılı trafik suçlarını işleyenler hakkında yetki sınırları içinde Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı personeli ile Ulaştırma Bakanlığının ve Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili birimlerinin il ve ilçe kuruluşlarında görevli ve yetkili kılınmış personelince tutanak düzenlenir.

Birkaç trafik suçunun bir arada işlenmesi halinde her suç için ayrı ceza uygulanır.

(Değişik fıkra: 3/11/1988 – 3493/48 md.) Yargı yetkisine giren suçlarla ilgili tutanağın bir sureti ilgili mahkemeye 7 iş günü içinde gönderilir.

(…)

Bu maddenin uygulanmasına ait usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.

(Ek fıkra: 3/7/2003-4916/32 md.) Trafik para cezaları kredi kartı ile de ödenebilir. Kredi kartı ile yapılan tahsilatın saymanlık hesaplarına aktarılma süresi ile uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.” hükmü yer almıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na dayanılarak çıkarılmış bulunan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin, “Trafik Kazalarına EI Konulması” başlıklı 154. maddesinde, “Trafik kazalarına el konulmasında aşağıda gösterilen esas ve usuller uygulanır.

a) Trafik kazalarına;

1) Adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca,

2) Kaza nedenlerini, iz ve delillerini belirleyecek “Kaza Tespit Tutanağı” düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca (polis veya jandarma), el konulur.

Trafik zabıtasının görev alanı dışında kalan yerler ile el koyamadığı durumlarda, trafik kaza tespit tutanağı, örneğine uygun olarak mahalli zabıta tarafından düzenlenir ve bir örneği o yerin trafik zabıtasına gönderilir.(…)” denilmiş;aynı Yönetmeliğin, “Trafik Kazalarına ilişkin işlemler” başlıklı 156. maddesinde de,

Trafik kazaları ile ilgili olarak yapılacak işlemlerde aşağıdaki usul ve esaslar uygulanır.

a) Trafik kazası tespit tutanağının düzenlenmesi

1) Örneğine uygun olarak; kaza yerinin durumu, iz ve deliller, kazaya karışan sürücüler, varsa ölü veya yaralılar, hasar veya zarar, gün ve saat ile gerekli görülen diğer hususlar belirtilmek üzere düzenlenir ve olay yerinin durumu bir krokide gösterilir. Tutanağa kazazedelerin olay yerindeki ölüm veya yaralanma durumu işlenir.

Trafik Kazası Tespit Tutanağı; soruşturma evrakına eklenmek, dosyasında saklanmak ve sayısına göre taraflara verilmek üzere yeter sayıda düzenlenir.

Trafik kazası tespit tutanağının düzenlenmesi ile tutanakta yer alan bilgilerin bir veri tabanında toplanmasına ve bu bilgilerin ilgili taraflarla paylaşımına ilişkin usul ve esaslar Emniyet Genel Müdürlüğünce belirlenir.

2) Trafik kazası tespit tutanağı düzenlemeye 154 üncü maddenin (a) bendi gereğince trafik zabıtası ve genel zabıtanın görevli personeli yetkilidir.

Tutanaklar en az iki görevli tarafından düzenlenir. Hafif yaralanmalı veya hasarlı kazalarda tek görevli tarafından rapor şeklinde de düzenlenebilir.

Ancak, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait araçların karıştığı trafik kazalarında bir askeri temsilcinin bulundurulması mecburidir.

3) Tutanak düzenleyenler, tutanakta taraflar için kusur oranı belirtmeksizin sadece kazanın oluşumunda kimin hangi trafik kuralını ihlal ettiğini belirtirler.

4) Karayolu üzerinde ölüm veya yaralanma ile sonuçlanıp, olay yerindeki iz ve delillerin tespit ve değerlendirilmesi sonucunda trafik kazası olduğu anlaşılan durumlarda; kazaya karışan taraf veya unsurlardan birinin, birkaçının ya da tamamının olay yerinden ayrılmış olması halinde de trafik kazası tespit tutanağı düzenlenir.

5) Önceden meydana gelmiş veya olay yerinden kaldırılmış araçların karıştığı ve yalnız maddi hasarla sonuçlanan kazalar için trafik zabıtası ve genel kollukça hasar tespitine dair kazaya karışanlara verilmek üzere tutanak veya rapor düzenlenmez. Bu durumlarda hasar tespitleri ilgililerin sigortalarına veya yetkili mahkemelere başvurmaları suretiyle yapılır.

Ancak;

Can, mal ve trafik güvenliğini etkileyen veya yolun trafiğe kapandığı maddi hasarlı trafik kazalarında, kazaya karışanların kazanın oluşuna göre iz ve delilleri işaretleyerek, mümkün olduğu takdirde olay yerinin fotoğraflarını çekerek araçlarını en yakın ve uygun yerlere çekmeleri,

Karayolu üzerinde birden fazla sayıda aracın karıştığı sadece maddi hasarla sonuçlanan ve tarafların bu Yönetmelik çerçevesinde Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı düzenlemediği trafik kazalarında; taraflara ait araçlardan en az birinin olay yerinde bulunması ve olay yerindeki iz ve delillerden kazanın oluşumu ile o yerde meydana geldiğine kanaat getirilmesi,

hallerinde görevlilerce trafik kazası tespit tutanağı düzenlenir.

b) Kaza istatistikleri

Kazaların nedenlerini tespit etmek ve alınacak tedbirlerin belirlenmesinde kullanılmak üzere, trafik kazası tespit tutanaklarındaki bilgilerden yararlanılarak, kazaya el koyan birimlerce örneğine uygun istatistik formu düzenlenir.

Düzenlenen istatistik formları, her ilde şehiriçi trafik denetleme şube müdürlüklerinde toplanarak, il genelinde değerlendirmesi yapıldıktan sonra Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Bu düzenlemelere göre, trafik kazası tespit tutanağı, kazaya karışan taraflar arasında çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların çözümüne esas olacak ve trafik zabıtasınca düzenlenecek bir belge olup, idari işlem niteliği de bulunmayan bu belgenin, adli yargı yerlerinde çözümlenecek uyuşmazlıkların görümü sırasında o mahkemelerce değerlendirilecek olduğundan, ölümlü/yaralamalı maddi hasarlı kaza tespit tutanağına yönelik davanın idari yargı yerinde görülmesi olanağı bulunmamaktadır.

Bu durumda, davacı tarafından; trafik kazası tespit tutanağına itirazen açılan ve idari yargı yerinde görülmesi olanağı bulunmayan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 5. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 23.02.2018 gün ve D.İş:2018/1314 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle   İzmir 5. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 23.02.2018 gün ve D.İş:2018/1314 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.06.2018 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

ANAYASA MAHKEMESİ BAŞVURU NUMARASI 2013/7304 KARAR TARİHİ 15/04/2015

III.OLAY VE OLGULAR

A.Olaylar

4.Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5.Başvurucu, 10/10/2012 tarihinde Kars ilinde çift taraflı ve maddi hasarlı bir trafik kazasına karışmıştır. Olay yerine gelen polis ekibi “maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı” düzenlemiş ve tutanakta başvurucunun da kazada kusurlu olduğu belirtilmiştir.

6.Başvurucu kendisinin olayda kusursuz olduğunu ileri sürerek tutanağın iptali için Kars 1. Sulh Ceza Mahkemesine 22/7/2013 tarihinde itirazda bulunmuştur.

7.Kars 1. Sulh Ceza Mahkemesi, 23/7/2013 tarihli kararı ile itirazı reddetmiştir. Mahkeme, başvurucu aleyhine bir idari yaptırım kararı bulunmadığı, kaza tespit tutanağında yapılan kusur değerlendirmelerine karşı itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin görevli olmadığı, olayla ilgili olarak ilerde çıkacak ceza veya hukuk uyuşmazlıklarında ilgili mahkemelerce kusura ilişkin bilirkişi raporu alınabileceği, ayrıca başvurucunun kaza kusur oranına karşı hukuk mahkemesinde talepte bulunabileceği gerekçelerine dayanmıştır.   

8.İtiraz üzerine Kars 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 13/8/2013 tarihli kararı ile itirazı reddetmiştir. Karar başvurucuya 21/8/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

9.Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru 20/9/2013 tarihinde yapılmıştır.

B.İlgili Hukuk

10.13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Trafik kazalarına el koyma ve bilirkişilik:” kenar başlıklı 83. maddesi şöyledir:

“Trafik kazalarına;

a) Adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca,

b) Kazanın oluş nedenlerini, iz ve delillerini belirleyerek trafik kaza tespit tutanağı düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca el konulur.

Trafik zabıtasının görevli olmadığı veya bulunmadığı karayollarında meydana gelen kazalarda trafik kaza tespit tutanağı mahalli genel zabıtaca düzenlenir ve bir örneği o yerin trafik zabıtasına gönderilir.

Trafik zabıtası, usul kanunlarına göre görevlendirilirse, trafik kazalarında bilirkişilik yapar.

…”

  1. 2918 sayılı Kanun’un Kanunu’nun 12/7/2013 tarihli ve 6495 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile değiştirilen “Bu Kanundaki suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkileri” kenar başlıklı 112. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılır.”

  1. 18/7/1997 tarihli Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Trafik Kazalarına El Konulması” kenar başlıklı 154. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Trafik kazalarına el konulmasında aşağıda gösterilen esas ve usuller uygulanır.

a) Trafik kazalarına;

1) Adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca,

2) Kaza nedenlerini, iz ve delillerini belirleyecek “Kaza Tespit Tutanağı” düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca (polis veya jandarma), el konulur.

Trafik zabıtasının görev alanı dışında kalan yerler ile el koyamadığı durumlarda, trafik kaza tespit tutanağı, örneğine uygun olarak mahalli zabıta tarafından düzenlenir ve bir örneği o yerin trafik zabıtasına gönderilir.” 

13.Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 21/3/2012 tarihinde değiştirilen “Trafik Kazalarına İlişkin İşlemler” kenar başlıklı 156. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Trafik kazaları ile ilgili olarak yapılacak işlemlerde aşağıdaki usul ve esaslar uygulanır.

a) Trafik kazası tespit tutanağının düzenlenmesi

1) Örneğine uygun olarak; kaza yerinin durumu, iz ve deliller, kazaya karışan sürücüler, varsa ölü veya yaralılar, hasar veya zarar, gün ve saat ile gerekli görülen diğer hususlar belirtilmek üzere düzenlenir ve olay yerinin durumu bir krokide gösterilir. Tutanağa kazazedelerin olay yerindeki ölüm veya yaralanma durumu işlenir.

Trafik Kazası Tespit Tutanağı; soruşturma evrakına eklenmek, dosyasında saklanmak ve sayısına göre taraflara verilmek üzere yeter sayıda düzenlenir.

Trafik kazası tespit tutanağının düzenlenmesi ile tutanakta yer alan bilgilerin bir veri tabanında toplanmasına ve bu bilgilerin ilgili taraflarla paylaşımına ilişkin usul ve esaslar Emniyet Genel Müdürlüğünce belirlenir.

2) Trafik kazası tespit tutanağı düzenlemeye 154 üncü maddenin (a) bendi gereğince trafik zabıtası ve genel zabıtanın görevli personeli yetkilidir.

Tutanaklar en az iki görevli tarafından düzenlenir. Hafif yaralanmalı veya hasarlı kazalarda tek görevli tarafından rapor şeklinde de düzenlenebilir.

Ancak, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait araçların karıştığı trafik kazalarında bir askeri temsilcinin bulundurulması mecburidir.

3) Tutanak düzenleyenler, tutanakta taraflar için kusur oranı belirtmeksizin sadece kazanın oluşumunda kimin hangi trafik kuralını ihlal ettiğini belirtirler.

…”

14.Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 21/3/2012 tarihinde değiştirilen “Trafik Kazalarına İlişkin İşlemler” kenar başlıklı 156. maddesinin ilgili kısmının önceki hali şöyledir:

“3) Tutanak düzenleyenler, taraflar için kusur oranı belirtirler(…)”

15.Anayasa’nın “Uyuşmazlık Mahkemesi” kenar başlıklı 156. maddesi şöyledir:

“Uyuşmazlık Mahkemesi, adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir.

Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar.

Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.”

16.Uyuşmazlık Mahkemesinin 9/4/2012 tarih E.2012/102, K.2012/92 sayılı kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… Bu düzenlemelere göre, maddi hasarlı kaza tespit tutanağı, kazaya karışan taraflar arasında çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların çözümüne esas olacak ve trafik zabıtasınca düzenlenecek bir belge olup, idari işlem niteliği de bulunmayan bu belgenin, adli yargı yerlerinde çözümlenecek uyuşmazlıkların görümü sırasında o mahkemelerce değerlendirilecek olduğundan, maddi hasarlı kaza tespit tutanağına yönelik davanın idari yargı yerinde görülmesi olanağı bulunmamaktadır.

Bu durumda, davacı vekili tarafından; maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağına itirazen açılan ve idari yargı yerinde görülmesi olanağı bulunmayan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır…”

17.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 20/5/2013 tarih E.2013/3973, K.2013/7268 sayılı kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminatın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir.

Kaza tespit tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan resmi belge niteliğindedir. Kaza tespit tutanağında belirtilen olgu ile bilirkişi raporunun çelişmesi halinde bu çelişkinin giderilmesi gerekir. Somut olayda resmi görevlilerce düzenlenen 08.09.2010 tarihli kaza tutanağında davacı araç sürücüsünün kusursuz olduğu, davalı araç sürücüsünün geçme kurallarına riayet etmemekten kusurlu olduğu belirtilmiştir.

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan ve hükme esas alınan 17.10.2012 günlü bilirkişi raporunda ise davalı araç sürücüsünün kavşaklarda geçiş önceliğine uymamaktan % 75, davacı araç sürücüsünün ise kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmamaktan % 25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Kaza tespit tutanağı ve bilirkişi raporu arasında çelişki bulunması halinde bunun giderilmesi gerekir. Kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporu arasında çelişki giderilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.

Bu durumda mahkemece İstanbul Teknik Üniversitesi veya Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyeti gibi kurumlardan seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişiden dosya kapsamı, kaza tespit tutanağı ve önceki bilirkişi raporunun da irdelendiği tarafların olaydaki kusur durumları yönünden ayrıntılı, açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporu arasındaki çelişkiyi gideren bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”

18.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23/10/2013 tarih E.2013/14278, K.2013/14207 sayılı kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Kaza tespit tutanağında çevreden alınan bilgiye göre davalı sürücü ………’ın kırmızı ışık ihlalinde bulunduğu bu nedenle %100 kusurlu olduğu belirtilmiş, davacı vekili %100 kusura dayanarak işbu davayı açmıştır. Davalı …… vekili, sürücünün kırmızı ışıkta geçtiğine dair delil olmadığını, davacı tarafın kırmızı ışık ihlalinde bulunduğunu, davalı sürücünün yeşil ışıkta geçtiğini belirterek delil listesi ibraz etmiş ve tanıklarının dinlenmesini talep etmiştir. Mahkemece davalı vekili tarafından bildirilen tanıklar dinlenmeden kusur yönünden bilirkişi incelemesi yapılmış hükme esas alınan bilirkişi raporunda  aksi sabit olana kadar geçerli kaza tutanağı dışında ışık ihlaline ilişkin delil olmadığından davalı …..’ın kırmızı ışıklı trafik işaretinde geçtiği ve %100 kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece davalı ….. vekili tarafından bildirilen tanıkların ve tutanak tanıklarının (gerektiğinde) usulüne uygun biçimde dinlenmeleri daha sonra kusur tespitini yapan bilirkişiden tarafların kusur durumunda değişiklik olup olmayacağı hususunda ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davalı tarafın savunma hakkının kısıtlanmasına yol açacak şekilde bildirilen tanıklar dinlenmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”

19.Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 4/10/2012 tarih E.2011/13761, K.2012/14278 sayılı kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Dosya içeriğine göre; davalı cevap dilekçesiyle kazada davacının da kusuru olduğunu ileri sürerek kaza tespit tutanağına itiraz etmiş ve delilleri arasında bilirkişi incelemesi talep etmiş olmasına rağmen, mahkemece kusura ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadan dava dilekçesinde ileri sürülen olgulara göre maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Bu belirlemelere göre yerel mahkemece yapılacak iş; tarafların kusur durumu usulünce belirlendikten sonra, uğranılan maddi zarara ilişkin bilirkişi raporu alınmalı, sonucuna göre maddi ve manevi tazminat hususunda bir karar verilmelidir. Tarafların kusur durumu belirlenmeden eksik incelemeyle karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.”

20.Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/1/2007 tarih E.2006/13872, K.2007/1062 sayılı kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Dava, haksız eyleme dayalı ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu kapsamında kalan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, kaza ile ilgili olarak kusur raporu alınmaksızın karar verilmiş ise de; 2918 Sayılı KTK’nun 83 ncü maddesine göre düzenlenen trafik kaza tespit tutanağı, tarafların kusurları bakımından hüküm kurmaya yeterli olmayıp, HUMK’un 275 ve 276 ncı maddeleri gereğince seçilecek uzman bilirkişi aracılığıyla, tarafların kusur derecelerinin tespiti ile sonucuna göre karar vermek gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

IV.İNCELEME VE GEREKÇE

21.Mahkemenin 15/4/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 20/9/2013 tarihli ve 2013/7304 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A.Başvurucunun İddiaları

22.Başvurucu,

i.Çift taraflı ve maddi hasarlı bir trafik kazasına karıştığını, kendisinin olayda tamamen kusursuz olduğunu, olay yerine gelen polis ekibinin “maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı” düzenlediğini ve tutanakta kendisinin de kusurlu olduğu tespitini yaptıklarını,

ii.Kaza tespit tutanağının iptal edilmesi için Kars 1. Sulh Ceza Mahkemesine başvurduğunu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararına göre bu tür davalara bakma görevinin sulh ceza mahkemelerine ait olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığından bahisle itirazı reddettiğini,

iii.Bu nedenlerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama hürriyetinin, 37. maddesinde güvence altına alınan kanuni hâkim güvencesinin, 40. maddesinde yer alan temel hak ve hürriyetlerin korunması hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Başvurucu yargılanmanın yenilenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

B.Değerlendirme

23.Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder.  Her ne kadar başvurucu İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığından bahisle kaza tespit tutanağına yaptığı itirazı reddetmesi nedeniyle Anayasa’nın 36., 37. ve 40. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de  şikayetlerin özü başvurucunun mahkemeye erişim hakkına ilişkindir. Bu nedenle başvurunun, mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerekir. 

24.Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”

25.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”

26.6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.”

27.Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca, Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla medeni haklara sahip gerçek ve tüzel kişiler bireysel başvuru yönünden dava ehliyetine sahiptir (….. Köyü Muhtarlığı, B. No: 2012/22, 25/12/2012, § 24.).

28.6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup, anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre; bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu önkoşullar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı, başvurucunun “güncel bir hakkının ihlal edilmesi”, bu ihlalden dolayı kişinin “kişisel olarak” ve  “doğrudan” etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin “mağdur” olduğunu ileri sürmesi gerekir (…….., B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).

29.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 34. maddesinde yer alan“mağdur” kelimesi ile ihtilaf konusu eylem ya da ihmalden doğrudan etkilenen kişinin kast edildiğini belirtmiştir (…../Romanya [BD], B. No: 28342/95, 28/10/1999, § 50).

30.Başvurucu, Uyuşmazlık Mahkemesinin kararına rağmen Sulh Ceza Mahkemesinin kaza tespit tutanağının iptali talebini reddetmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. İlk Derece Mahkemesi, başvurucu aleyhine bir idari yaptırım kararı bulunmadığı, kaza tespit tutanağında yapılan kusur değerlendirmelerine karşı itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin görevli olmadığı, olayla ilgili olarak çıkacak uyuşmazlıklarda yargılamayı yapacak olan yargı yeri tarafından kusura ilişkin bilirkişi raporu alınabileceği gerekçeleri ile talebi reddetmiştir.

31.2918 Sayılı Kanun ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin ilgili hükümlerine göre maddi hasarlı kaza tespit tutanağı, kazaya karışan taraflar arasında çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların çözümüne esas olacak ve trafik zabıtasınca düzenlenecek bir resmi belge niteliğindedir. Bu sebeple sonraki bilirkişi incelemelerinde de esas alınacaktır. Buna karşın tutanaktaki bilginin aksinin tanık anlatımları ve diğer delillerle kanıtlanması mümkündür. Karayolları Trafik Yönetmeliği’ne göre kaza tespit tutanaklarında 21/3/2012 tarihinden önce kusur oranına ilişkin görüş yer almaktaydı. Fakat Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikten sonra tutanakta taraflar için kusur oranı belirtmeksizin sadece kazanın oluşumunda kimin hangi trafik kuralını ihlal ettiği belirtilmekle yetinilmektedir. Öte yandan 21/3/2012 tarihinden önce, kaza tespit tutanağında yer verilen kusur durumuna ilişkin görüşler bilirkişi görüşü olarak kabul edilmemekte, çıkacak uyuşmazlıklarda kusur durumunun ayrıca bilirkişi aracılığıyla saptanması gerekmekteydi. Başka bir deyişle kaza tespit tutanağı yalnızca ispat vasıtası olarak önem taşımaktadır.

32.Kaza tespit tutanaklarına karşı kanunda doğrudan bir itiraz yolu düzenlenmiş değildir. Uygulamada, tazminat davası açılması veya ceza soruşturmasının başlatılması durumunda kaza tespit tutanağına itiraz hâkime veya Cumhuriyet savcısına yapılmaktadır. Ayrıca doktrinde, henüz dava söz konusu değilse, kaza ile ilgili delillerin tespiti maksadıyla delil tespiti isteyerek, kaza yerindeki maddi deliller ile varsa tanık anlatımlarının tespiti ve kusur durumunun belirlenmesinin istenebileceği kabul edilmiştir (bkz. Hasan Tahsin Gökcan, Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, Ankara, 2014, s.1450-1465). Bundan başka Yargıtay da kaza tespit tutanaklarının tek başına hüküm kurmak için yeterli olmadığını, ancak aksi ispat edilemediği sürece maddi durumu belirleyen kanıt olduğunu kabul etmektedir.

33.Somut olayda başvurucu, Sulh Ceza Mahkemesinden kaza tespit tutanağının iptali talebinin reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğinde olduğunu ileri sürmüştür.

34.Yukarda anlatılanlar ışığında ilk olarak, başvurucunun ileri sürdüğü Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı uyuşmazlığın tarafları ve ilgili merciler bakımından kesindir ve söz konusu kararda somut uyuşmazlığın çözümünün adli yargı mercilerine ait olduğuna karar verilmiştir (§ 18). İkinci olarak başvurucunun karıştığı maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle uğradığı zararı sigorta poliçesine dayanarak sigorta şirketinden veya karşı taraftan istemesi mümkün olduğu halde hukuk mahkemelerinde böyle bir dava açmamıştır. Başvurucunun, açacağı böyle bir davada kaza tespit tutanağında belirtilen kusur oranına itiraz ederek bir bilirkişi raporu ile kusur oranının yeniden tespitini istemesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır (§ 20-23).

35.Buna karşın başvuruya konu kaza nedeniyle henüz ne bir ceza soruşturması başlatılmış ne de bir hukuk davası açılmıştır. Yargıtay içtihatlarına göre tek başına hüküm kurmak için yeterli olmayan ve yalnızca ispat vasıtası olan kaza tespit tutanağının tutulması ve iptal isteminin reddedilmesinden dolayı, başvurucunun güncel bir hakkının ihlal edildiğinden söz edilemez. Başvuru tarihi itibariyle işlemin mağduru olmayan başvurucunun, bu işlem aleyhine bireysel başvuru yapma hakkı bulunmamaktadır.

36.Açıklanan nedenlerle, başvurucunun mağdur sıfatı taşımadığı anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V.HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

Başvurunun, “kişi yönünden yetkisizlik”  nedeniyle  KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 15/4/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

 

 

 

Call Now Button