AİLE HUKUKU

Evli Kadının Bekarlık Soyadını Kullanması Dava Dilekçesi

ANKARA (     ) NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİNE

DAVACI         : A….. B…. D…..(T.C.:………..)

ADRES            : 

VEKİLİ           :

DAVALILAR    : 1- Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü

                               2- C… D… (T.C.:…………)

ADRES                :

DİLEKÇE KONUSU :Davacının evlilik soyadının iptali ile evlilik birliği içerisinde yalnızca bekarlık soyadının kullanmasına karar verilmesi taleplidir.

AÇIKLAMALARIMIZ

Davacı Müvekkil A….. B….D…….  …./…./…. tarihinde davalı C… D…  ile ekte sunduğumuz evlilik cüzdanı suretinden ve Mahkemenizce UYAP üzerinden çekilecek olan adres ve nüfus bilgisinden (EK-1) de görüleceği üzere evlenmişlerdir; ……………………..Ankara adresinde ikamet etmektedirler.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 31.10.2011, 2011/17108 Esas, 2011/17466 Karar sayılı ilamına göre ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılanma Usullerine Dair Kanunun 4.maddesine göre kadının bekarlık soyadının kullanmasının davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir.

“Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önüne kendi soyadını da kullanabilir. (TMK md.187) Davacının halen evli olduğu ve evlenmekle birlikte kullanmaya başladığı kocasının soyadının nüfus kaydından silinmesini istediğine göre uyuşmazlığın Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabından kaynaklandığı ve görevli mahkemenin Aile Mahkemeleri olduğu (4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. Maddesi) anlaşılmaktadır. Ne var ki temyiz incelemesi sırasında bu yön gözden kaçtığından davacının karar düzeltme isteminin kabulüne ve dairemizin yukarıda esas ve karar numarası gösterilen bozma kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.”

TMK Madde 187 demektedir ki: “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.”

Anılan kanun maddesi gereğince müvekkil evlendiği eşi diğer davalı C… D…’nin soyadını kendi soyadı sonuna almış ve A… B… D… olmuştur. Söz konusu kanun maddesi Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır diyerek emredici bir düzenleme yapmış olsa da; Anayasa 90.maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve Bakanlar Komitesi Kararları, Uluslararası Medeni Haklar ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme ve tüm bunlar neticesinde şekillenen Yargıtay karar ve içtihatlarıyla artık kadın, evlendikten sonra da bekarlık soyadını tek başına kullanmayı talep edebilmektedir.

Anayasasının 90. maddesinin son fıkrasında;

“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır”

Anayasanın 17.maddesi 1.fıkrası

“Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 8.Madde (Özel ve Aile Hayatına Saygı Hakkı)

“(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.”

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 14.Madde (Ayrımcılık)

“Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.”

Tüm bunların yanı sıra yerleşik yargıtay içtihatları kabulüne ve usule göre de kadının bekarlık soyadını kullanması için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç yoktur; mahkeme bu kararı verirken haklı sebep varlığını aramamaktadır. Bu konuda Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 16.11.2017, 2016/22056 Esas, 2017/12849 Karar sayılı ilamı şu şekildedir:

Dava evli kadının münhasıran evlenmeden önceki soyadının kullanılmasına izin verilmesine ilişkindir…kızlık soy isminin kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu hak AİHS 8 ve Anayasanın 17. maddeleri kapsamında bir insan hakkıdır ve cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanmalıdır. Aksi durum AİHS’nin 14. maddesine aykırılık teşkil edecektir. …’ Yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşme hükümleri ile çatıştığı görülmektedir. Bu durumda, mahkemece Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca uygulanması gereken uluslararası sözleşme hükümlerinin dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla açıklanan hususlar gözetilerek davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”

Bu noktada tartışılması gereken husus Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi karşısında Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olup olmadığı; varılacak sonuca göre Türk Medeni Kanunu 187.madde hükmüne rağmen kadının evlilik birliği içerisinde yalnızca bekarlık soyadını kullanıp kullanamayacağıdır ki bu da aşağıda sunduğumuz Yargıtay kararları özellikle de Hukuk Genel Kurulu kararı ile uzun zamandır mümkündür.

Kadının yalnızca bekarlık soyadını kullanabilmesi için henüz Kanunda gerekli hukuki düzenleme yapılmadığından; nüfus müdürlüğüne başvurularak bir sonuç alınamamakta ancak verilecek mahkeme kararıyla bu değişiklik yapılabilmektedir. Bu konuda Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 31.10.2011, 2011/17108 Esas, 2011/17466 Karar sayılı ilamı şu şekildedir:

“Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önüne kendi soyadını da kullanabilir. (TMK md.187) Davacının halen evli olduğu ve evlenmekle birlikte kullanmaya başladığı kocasının soyadının nüfus kaydından silinmesini istediğine göre uyuşmazlığın Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabından kaynaklandığı ve görevli mahkemenin Aile Mahkemeleri olduğu (4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. Maddesi) anlaşılmaktadır. Ne var ki temyiz incelemesi sırasında bu yön gözden kaçtığından davacının karar düzeltme isteminin kabulüne ve dairemizin yukarıda esas ve karar numarası gösterilen bozma kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.”

Yine bu husus Ankara 11.Aile Mahkemesi’ nin 12/05/2011 Tarih, 2011/59 E. 2011/656 K. Sayılı kararının Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’ nin 21.02.2013 Tarih, 2012/2319 E., 2013/4523 K. Sayılı BOZMA kararına karşı Yerel Mahkemenin direnmesi üzerine verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 30.09.2015 Tarih, 2014/889 E., 2015/2011 K. Sayılı kararında :

“Direnmeye konu yargılama kapsamında verilen kararın 4721 sayılı Kanun’un 187. maddesine dayanarak verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, yukarıda yer verilen tespitler ışığında ilgili Kanun hükmünün sözü edilen Sözleşme hükümleri ile çatıştığı görülmektedir. Bu durumda, uyuşmazlığı karara bağlayan ilk derece Mahkemelerinin, AİHS ve diğer uluslararası insan hakları antlaşmaları ile çatışan 4721 sayılı Kanun’un 187. maddesini kararlarına esas almayarak, başvuru konusu uyuşmazlık açısından Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca uygulanması gereken uluslararası sözleşme hükümlerini dikkate alması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Somut olaya gelince: sebep önemli olmaksızın davacı evlilik birliği içinde sadece kızlık soyismini kullanmak istemektedir. Kızlık soyisminin kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu hak AİHS 8 ve Anayasanın 17. maddeleri kapsamında bir insan hakkıdır ve cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanmalıdır. Aksi durum AİHS’nin 14. maddesine aykırılık teşkil edecektir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.”

Denilerek Yerel Mahkemenin “Davanın Kabulü ile, davacı kadının evlilik soyadının iptaline, bekarlık soyadını kullanmasına” kararı onanmıştır.

Müvekkilin iş, yurtdışı giriş çıkış için gerekli bilumum belge, özel hayatı, bankacılık işlemleri, eğitim hayatı ve bilumum diğer belgesinde sadece bekarlık soyadı kullanılmakta, müvekkil yalnızca bekarlık soyadı ile tanınmaktadır. Müvekkilin soyadının bu şekilde değişmesi yaşantısını zorlaştırmış ve karmaşıklaştırmıştır.

HUKUKİ NEDENLER : Anayasa (md. 17, 90, vd), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (md. 8, 14 vd), 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu m.187, HMK, Av. Kan. Ve ilgili sair mevzuat

DELİLLER                       :Nüfus Aile Kayıt Tablosu, İkamet bilgileri, Aile Cüzdanı, Adı geçen belgeler, Türkiye Cumhuriyeti Pasaport, Diploma, İş Sözleşmesi vb.,Tanıklar, Bilirkişi, Keşif, Yemin, Sair tüm delil

Karşı tarafça sunulan/sunulacak delillere karşı delil sunma hakkımızı saklı tutmaktayız

SONUÇ VE TALEP : Yukarıda açıklanan ve Mahkemenizce re’ sen dikkate alınacak tüm nedenlerle; davamızın KABULÜ ile, Davacı müvekkilin evlenmeden sonraki soyadı olan “D…..” nin iptal edilerek, evlilik birliği içerisinde yalnızca bekarlık soyadı olan “B…..”nin kullanmasına karar verilmesini ve bu kararın gerekli işlemler, değişiklikler yapılmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara bildirilmesini vekaleten talep ederiz.24.03.2023

 

Davacı A….. B….. D….. Vekili

 

 

Avukat Burak Cem Tosun

Call Now Button