AİLE HUKUKU

Velayet Davası

İlgili Kanun Maddeleri

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu 336.madde

Madde 336- “Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar.

Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir.

Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.”

Velayet Ne Demektir? Velayet Hakkının Kapsamı Nedir?

Velayet hakkının kapsamı Türk Medeni Kanunu 339.maddede genel olarak anlatılmış ve devam eden maddelerde ayrıntılarına girilmiş olmakla birlikte, genel olarak velayet, çocuğun korunması, kollanması, gelişiminin sağlanması ve dış dünyaya karşı temsilinin sağlanmasına imkan veren bir haktır. Bu hak ana ve babaya sağlanan bir hak olup, esasen bu hakkın özünü çokça yükümlülük de oluşturmaktadır. Ancak maalesef eşler tarafından sadece çocuğun “kendi yanında kalması noktasında bir imkan” olarak görüldüğünden ve anlaşıldığından olsa gerek, bu noktada çokça hukuki hata yapılmaktadır.

Velayet, şüphesiz sahibine bir hak sağladığı gibi birçok da yükümlülük yüklemektedir. Bu yükümlülükler, çocuğu koruma, kollama, kişiliğini geliştirmesine, eğitimine özen gösterme, gözetme gibi sayılamayacak çoklukta olup, bunların gerçekleştirilmesi velinin, velayeti altındakini bir nevi temsil etmesi, onun adına karar vermesi ile gerçekleşmektedir. Zira velayet altında bulunanın yapacağı hukuki işlemlerin neredeyse tamamı, velisinin gözetimi altında çoğunlukla da temsiliyle gerçekleşmektedir.

Velayet Kime Verilir?

Esasen evlilik içerisinde eşler velayet hakkını birlikte kullanırlar. Bu husus kanunun 336.maddesinde de belirtilmiştir. Boşanma ile velayet ana ve babadan birine verilir. Her ne kadar yeni yeni ortak velayet kararları verilse de, ortak velayetin işleri kolaylaştırıcı değil, bilakis zorlaştırıcı yanının da mevcut olduğu bu sebeple ortak velayete çok sıcak bakılmadığı da bir gerçektir. Zira çocuğu ilgilendiren bir konuda, boşanmış olan tarafların birlik içinde karar verebilmesini beklemek pek iyiniyetli bir yaklaşım olacak, bu durum da yeni tartışmaları meydana getirecek ve zarar gören yine çocuk olacaktır.

Tabi velayetin, eşlerden birine verildiği tek durum boşanma değildir. Kanunda belirtildiği üzere talep halinde ve Mahkemece uygun görülmesi halinde ortak hayatın son bulması veya  ayrılık kararı verilmesi  durumlarında da Mahkemece velayet hakkında karar verilebilecektir. Dikkat ederseniz bu durumlarda kanun koyucu verebilir demekte, kesin bir hüküm koymamaktadır. Zira bu durumlarda boşanma gerçekleşmediğinden eşlerin her ikisinde de velayet bulunmakta olup, gerekmesi halinde velayet birine verilebilecektir. Oysa boşanma durumunda verilecektir. Zira velayet havada bırakılamaz. Zira velayet, çocuğun üstün yararındandır ve kamu düzenini ilgilendirir.

Velayet Davası Kime Karşı Açılır? Velayet Davası Nasıl Açılır?

Öncelikle velayet davası boşanma davası ile birlikte açılabilir. Bu davaya karşı dava olarak cevap verme süresi içerisinde de açılabilir. Yine müstakil bir dava olarak da açılabilir. Bu davanın davalısı bir eş, davacısı da diğer eştir.

Velayet Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Velayet davaları, aileyi ilgilendirdiğinden Aile Mahkemesinde açılır. Boşanma davası ile birlikte açılırsa, zaten boşanma davasının görüldüğü Mahkeme ve boşanma davası ile birlikte görülür. Müstakil olarak velayet davası açılır ise, genel yetki kuralı gereği, davalı eski eşin yerleşim yeri mahkemesinde açılmalıdır.

Velayet Neye Göre Belirlenir? Velayet Hangi Eşe Verilir? Velayetin Verilmesinde Ekonomik Güç Bir Etken Midir? Geliri Olmayan Anne Veya Babaya Velayet Verilir Mi?

Velayetin verilmesinde çocuğun üstün menfaati dikkate alınacak olup, bu üstün menfaatten kasıt ekonomik güç demek değildir. Bilakis taraflardan birinin ekonomik olarak güçlü, diğerinin zayıf olması halinde, bu durum güçlü olan lehine velayet hakkı tesis edilmesini gerektirmemekte, bilakis güçlü aleyhine, çocuk lehine daha çok iştirak nafakası hükmedilmesine sebep olmaktadır. Kısaca Yargıtay, “zenginsen çocuğuna daha fazla nafaka ver” demektedir.,

Peki nedir üstün menfaat? Çocuğun bir aile yuvası sıcaklığında yaşamını sürdürebilmesi, eğitim alabilmesi, beslenebilmesi, sağlık hizmetlerine ulaşabilmesi, bakılıp büyütülebilmesidir. Şüphesiz ki bu noktada küçük çocuklar açısından annenin daha avantajlı olduğu bir gerçektir. Çünkü her çocuğun belli bir yaşa kadar biyolojik ve duygusal olarak anneye ihtiyacı vardır. Ancak bu peşin peşin velayet her zaman anneye verilir genel kanısına yol açmamalıdır. Zira annenin düşkünlüğü, çocuğuna bakamayacak olması, bakmak istememesi, ona sıcak bir aile ortamı sağlayamayacak olması vb. sebepler ile çocuğun velayeti babaya da verilebilecektir. Şüphesiz ki bu noktada görevlendirilen uzman raporları da yargılama açısından önem arz etmektedir. Mahkeme tarafından görevlendirilen uzmanlar, çocuğun yaşamı noktasında taraflar ile mülakat gerçekleştirecek, çocuğun da görüşlerini alacaktır.

En nihayetinde idrak çağındaki çocuğun Mahkeme tarafından da görüşlerinin öğrenilmesi gerektiği bir hukuki gerçektir. Bu noktada çocuğa da kimin yanında kalmak istediği sorulacak ve her zamanki gibi bir sakıncası olmamak kaydıyla diğer eş ile çocuk arasında kişisel münasebet düzenlenecektir. Ancak çocuğun bu görüşleri alınırken, bu görüşlerin yönlendirilip yönlendirilmediği hususunun uzmanlar vasıtasıyla Mahkemece iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira birçok çocuk, taraflardan birinin yönlendirmesi ile taraflardan biri yanında kalmak istediğini beyan etmekte ve fakat o tarafın iş yoğunluğu veya ilgisizliği nedeniyle daha çok büyükanne, büyükbaba veya akrabalarca büyütülmektedir. Şüphesiz ki aile mahkemesi tarafından bu hususlar da ince elenip sık dokunacak, çocuğun menfaatine uygun olan karar verilecektir. Kaldı ki velayet ile ilgili verilen kararlar kesin olmayıp, her zaman değiştirilmesi veya yeni bir karar alınması da mümkündür.

Yine çocuğuna sağlıklı, şefkatli bir yuva bir aile sıcaklığı vermek kaydıyla çalışan anne ya da babaya velayet verilmesi ile çalışmayana anne babaya velayet verilmesi arasında bir fark bulunmamaktadır. Tabi bu durum düşkünlük boyutunda olmamalıdır.

Velayet kendisinde olan tarafın, sonradan evlenmesi de çocuk için bir sakınca oluşturmadığı takdirde, doğrudan velayetin verilmesinde bir etken değildir.

 

Call Now Button